Sinema dünyasının en prestijli ödülü Oscar 2011 adayları açıklandı. “The King’s Speech” 12 dalda adaylıkla 83. Oscar Ödülleri’nin en güçlü adayı. Coen Kardeşler’in “True Grit – İz Peşinde” adlı filmi ise Oscar ödüllerine 10 dalda aday gösterildi.Bu filmleri, 8’er adaylıkla “Inception – Başlangıç” ile “The Social Network – Sosyal Ağ” filmleri izliyor. “The Fighter – Dövüşçü” filmi 7 dalda, “Black Swan – Siyah Kuğu” ise 5 dalda aday gösterildi. Sinema dünyasının en prestijli ödülü olan Oscar’ın bu yıl 27 Şubat Pazar günü yine alışıldık bir törenle verileceği açıklandı. Devamını Oku
İzlediğim bazı filmler hakkında…
Yine 2010 yapımı yeni bir film yorumu ile karşınızdayım. Birçoğunuz duymuştur eminim dünya’da satış rekorları kıran Eat-Pray-Love kitabını. Filmimizde adını ve hikayesini bu kitaptan almış. Film genel anlamda evliliğinden mutsuz bir kadının (Julia Roberts) hayatı üzerine. Ünlü bir yazar olan kahramanımız “Liz” hayatı ve evliliği çok mutsuz olunca yaşadığı çevreden uzaklaşmak ve mutluluğu yakalamak, yaşam dengesini bulmak adına çeşitli ülke ve bölgeleri gezmeye, bir süre buralarda yaşamaya karar verir. İlk olarak İtalya (Ye) sonra Hindistan(Dua Et) ve en son Bali(Sev) ‘ye gider. Devamını Oku
Şimdi biraz kültür ve sanat alanına girelim değerli okuyucularım. Sosyallik iyidir 🙂 Vizyona girdiğinin ikinci günüydü sanırım filme gittiğimde. Fragmanlarından ve fragmanlara yapılan yorumlardan etkilendiğimi farkettim filmi izlerken. Çünkü birçok insan filmi izlemeden fragmana dayanarak kendi kafasındaki yorumları yazmış.
Bu yorumlarda genelde : işte efendim film şöyle siyasi böyle siyasi, o tarafı tutuyor bu tarafı atıyor vs. Film son 10-15 dk sına kadar bu yorumlardaki seyirde gidiyor aslında. Eski şarkıcı yeni yönetmen M.Kırmızıgül mesaj üstüne mesaj vermiş film içerisinde. Cemaatler ve işleyişleri ile alakalı birçok olay ve mesaj içermekte. Ancak filmin sonunda anlıyorsunuzki hikaye çok iyi kurgulanmış ve merak ettiriyor. Aslında Bitlis ‘teki Beş Minarenin NewYork ‘taki yansıması olduğunu görüyorsunuz hikayenin. Haluk Bilginer ‘in usta oyunculuğu da işin içinde olunca film çok etkileyici hale gelmiş. Final sahnesi gerçekten harika. Devamını Oku
Dün gece canım sıkıldı napsam/netsem derken açtım diski bir sinema bakıp izleyim dedim.Sevgililer Günü 2010 (Valentine’s Day) filmini açtım , izlemeye koyuldum neyse derken ilk 10 dk film çok sıkıcı geldi ancak olaylar gelişmeye başlayınca eğlenceli ve seyri keyifli bir hal aldı.Zaten öyle olmasa buraya yazmazdım bu filmi:) Neyse filme geçelim.Film Sevgililer Günü’nde birkaç arkadaşın ve onların iş hayatları etrafında ki olayları anlatıyor.Günün başlangıcı herkes için güzel başlıyor ancak gün ortalarında durumlar tam tersine gidiyor.Tabi filmin sonuda mutlu bitiyor ama filmde günün başlangıç kısmı ve son kısmı arasındaki olaylar etkileyici ve düşündürücü.Romantik,duygusal ve birazda komik bir film.İzlemenizi tavsiye ederim.Unutmadan filmde Julia Robert oynuyor.Hayran kalacağınızdan eminim.vee Jessica Alba ‘da filmin kadrosunda.Erkek kahramanımız ise Ashton Kutcher.
Şehrin Azizleri filmini izledim dün gece. Gerçekten harika film yapmış adamlar.Film konusu itibari ile şöyleki : Bir baba ve iki oğlu kötü adamları öldürmeye yönelik bir misyona sahipler.Tabi asıl espiri elemanlarımızın adamları öldürme ve etiketleme şeklinde 🙂 Kurbanın kafasına arkasından çaprazlama silahı dayayıp tanrıya dua ettikten sonra TAK! 🙂 İşlem bu kadar! Ha birde ölünün gözlerine bozuk para koyarak imzalarını atıyor azizlerimiz. 🙂
Uzun lafın kısası filmi izlemenizi tavsiye ederim..Konu güzel , oyuncular sağlam ve performansları mükemmel.. İyi seyirlerr 😉
