Olmuyorsa zorlamayın kızlar

Topuklu SevdasıKütüphanede ders çalışırken duyduğum rahatsızlık üzerine yazıyorum. Sessiz, uhrevi ve nezih bir ortamda ders çalışırken uzaktan gelen ve yaklaştıkça artan bir ses “tak tak tak..”. Bütün konsantrasyon biter, dikkat dağılır ve o ortamda çalışan herkes asabi bir şekilde rahatsız edilmiş tilki misali kulaklarını dikerler. Bu sesin sebebi topuklu ayakkabı ‘nın nerde giyileceğini bilmeyip birde onları giyip kütüphaneye gelen bir kızdır. Kız arkadaşlara tavsiyem kulaklarınızın şiddetle çınlamasını istemiyorsanız o ayakkabılarla kütüphane, çalışma salonu vb sessiz ortamlara girmeyin. Topuklu ayakkabılarınızdan vazgeçemiyor musunuz ? O zaman çözüm ortada ; ayakkabılarınızın altına lastik çaktırmalısınız 🙂 Araştırdım biraz ve kadınların kendi aralarında şöyle bir söz kullandığını öğrendim : “Her kadının topuk sesi farklıdır.” 

Ya sırf uzun görünmek, çekici olmak için bu ayakkabıları giyip perişan olan kızlar ne olacak ?

Belli ki o ayakkabıyla yürümeyi beceremiyor. Kendine ızdırap. Birde giydiği şehirde arnavut kaldırımı sokaklar varsa izlemeye değer bir komedi çıkıyor ortaya 🙂 Bu yüzden “topuklu ayakkabı giymek ve onlarla doğru düzgün yürüyebilmek bir sanattır.” diyenlerin sayısı oldukça fazla.

Ya da bu bir sanat değildir. Adı acıdır, çiledir diyenlerde var.  Bir bakıma giyilene kadar hayranlık duyulan giyildikten sonra kurtulma yolları düşünülen eylemdir. Hızlı yürümeyi engeller, giyeni yavaşlatır, dolayısıyla sinirlendirir.

Topuklu ayakkabının topuğu uzun ve ince ise şahane kalın ve apartman ise bahanedir. şöyle ki; uzun ve ince giyilen hali ilgi odağı olur, bacakları zarif gösterir. Ancak kalın ve apartman topuk genellikle boyu uzun gösterme çabasının bir aracıdır, estetikten çok eksikliğin altını çizmekten öte gitmemektedir.

(Ekşi Sözlük – adonisas )

Tarihçesine bakalım :

16. yüzyılda başlayan topuklu ayakkabı gelişiminin öncüleri erkeklerdi. O yıllarda kadınların ayakkabıları da , topuklarının yüksekliği de kimsenin umrunda değildi. Erkeklerin yüksek topuklu ayakkabı giymelerinin sebebi ata daha rahat binmekti. Yüksek topukla ata binerken, ayak geçirildiği yere iyi oturuyor, kaymıyordu. Genellikle atla dolaşılan o yıllarda yüksek topuk iyice yayılmışken bir süre sonra Avrupa ‘da insanların yaşamaya başladıkları yoksulluk yılları yüksek topuğa olan gereksinimi daha da artırdı.

Avrupa ‘da büyük şehirlerin bile caddeleri çöpten, insan ve hayvan pisliğinden geçilmiyordu. Yerden 5-6 cm. yükseltilmiş ayakkabılar hem kişileri pisliklerden uzak tutuyor hem de asiller kendilerini halkın bastığı yerden biraz daha uzaklaşmış hissediyorlardı.

Kuzey Avrupa kökenli yüksek tabanlı tahta ayakkabıların tüm Avrupa ‘ya yayılması da bu tarihlere rastlar.

Yine bu yıllarda (16. YY) yüksek topuk Fransız Kraliyet ailesinin törenlerinden asilliğin sembolü haline geldi. Krliyeti kendini yakın göstermek isteyenler ayakkabı tabanlarını yükseltmeye başladılar. Bu yüzden zamanla saraya olan sadakat anlayışı değişti. Erkekler günlük yaşam ve iş koşullarına  uygun şekilde giyinmeye çalışırlerken zamanın şartları gereği ayakkabıları normale döndü ancak kadınların ayakkabıları yükselmeye devam etti.

Kısacası

Topuklu ayakkabı bir kadını vezirde yapar rezilde 🙂

Share this Story
  • Düşünce

    Olmuyorsa zorlamayın kızlar

    Kütüphanede ders çalışırken duyduğum rahatsızlık üzerine yazıyorum. Sessiz, uhrevi ve nezih bir ortamda ders çalışırken uzaktan gelen ve yaklaştıkça artan bir ...
Load More Related Articles

Facebook Comments

2 Yorumlar


  1. Volkan Özdamar

    11/11/2012 at 14:49

    Sınav gözetmenligi yapanlarda girmesin. Bizzat ÖSS’de başıma geldi.

    Reply

  2. Hamza Taşkın

    04/09/2013 at 09:55

    İş yerlerinde de aynı durum söz konusu.

    Reply

Bir eleştiri yaz

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Hakkımda


2010 yılından bu yana blog yazıyorum.


Dijital İş Geliştirme, Dijital Pazarlama, Medya ve Algı Yönetimi, İnternet Reklamcılığı, Web Geliştirme üzerine profesyonel olarak çalışmalar yürütüyorum.


Teknovol 'de kurucu ve yönetici olarak profesyonel iş hayatına devam ediyorum. İnterneti severek ve internetin daha güzel bir alan olmasına yönelik olarak seçici davranarak, yalnız maddi kaygı değil değer ve anlam katmayı da düşünerek güzel işler yapıyoruz.