Düşünce
Ankara Ulaşım Sorunu

Ankara’da ulaşım böyle mi olacaktı ?

2000 yılından bu yana Reis‘in (babam oluyor.) Ankara’ya atanması sebebiyle Ankara’da yaşıyoruz. Ankara görünüş itibariyle gri, soğuk ve ifadesiz bir şehirdir. Yani ne neşeli ne de üzgün. Nötr. Diplmasi ve bürokrasi gibi. Zaten Ankara diplomasi ve bürokrasi şehridir. Büyük şehirdir. Ülkemizin göbeğinde olduğundan; Anadolu’nun tam ortasında, Karadeniz’e, Akdeniz’e Marmara’ya ve Doğu ile Güney Doğu’ya olan eşit mesafesinden yani stratejik konumundan ötürü de başkent olmuştur. Ne kadar başkent olsa da hep İstanbul’un gölgesinde kalmıştır, kalmaya mahkumdur ve kalacaktır. Neyse o ayrı konu. –Tarih

Ankara’da yaşayanların, Ankaralı’nın başka bir büyükşehire gittiğinde Ankara ile ilgili övünebileceği belki tek şey Ankara’nın ulaşım ve konaklama konusunda rahat ve konforlu oluşudur. Trafiğin olmaması, en yoğun dönemlerde dahi -bayram,seyran,yılbaşı- trafik akışının olduğu, çok nadir yolda kontak kapatmak zorunda kalındığı bir şehir olduğudur. Bir yerden başka bir yere gitme konusunda türlü alternatiflerin yer aldığı (EGO otobüsleri, özel otobüsler, metro, ankaray, dolmuş, taksi hatta son dönemde bazı noktalarda teleferikbir şehirdir. Melih Başgan’ın şehrin altından girip üstünden çıktığı alt geçitler, bazen de değişiklik olsun bu kez diyerek yaptığı üst geçitler sayesinde rahat bir trafik ve ulaşım kolaylığına sahiptir.

Ancak Ankara’ya son gidişimde yaşadığım “ulaşım sorunlarını” dile getirmezsem eğer Ankara’ya ayıp etmiş olurum. Yazıktır. Bu kadar imkan ve şerait içinde dahi ulaşımda sorun olması, düzensizliğin hat safhaya çıkmış olması, halkın otobüs, taksi ve dolmuş şoföründen korkar hale gelmiş olması zoruma gitti. Dört yıl lise hayatı boyunca Ankara’da bir ilçeden başka bir ilçeye iki otobüs değiştirirken dahi geç kalmadan gidip gelmiş biri olarak bu durum içimi acıttı. Yapılan duble yollara, üst geçitlere, ulaşım ağlarına rağmen insanların ulaşım konusunda “çilekeş” olmaları yok artık dedirtti.

Öyle bir hal var ki :

  • İstanbul’a özenilerek halk otobüsünden in yeni metro hattına bin (aktarma) mantığı, insanları çileden çıkarıyor. Yolu ve süreyi uzatıyor. Zahmeti arttırıyor. Ve her anlamda yoğunluk ve sıkışıklığa sebep oluyor.
  • Özellikle dolmuşların hiç ama hiç denetlenmediği gün gibi ortada. Dolmuş seferlerinin hangi hatlarda (özellikle aşti) saat kaçtan kaça kadar sefer yaptıkları belli değil. Ve sorduğunuzda işte şu saate kadar en son dolmuş var. Ama gelmeyebilirde, hiç belli olmaz cevabını alıyorsunuz.
  • Özel halk otobüs şoförleri ve muavinleri insanlar bir sitemde ya da şikayette bulunduklarında her an beyzbol sopasını çıkarıp bir tane vuracakmış gibi tavır sergiliyorlar.
  • Yine Özel Halk Otobüsleri durak konusunda kendilerini aşmışlar. Virajlarda yolcu alanlar, kırmızı ışıkta yolcu indirenler, yolcu alanlar, iki durak arası mesafe 200 metre olmasına rağmen o arada el eden herkesi almaları… Yani bu durumu görünce aklınıza şu soru geliyor : Duraklar niye var?
  • Ve yine özel halk otobüslerinde muavinler ücreti aldıktan sonra her 10 kişiden 6 veya 7 ‘sine bilet kesmiyorlar. Bunda amaç nedir? Niyedir ? Bilmiyorum. Bir kâr payı vs. mi vardır bilgim yok.
  • Belediye Halk Otobüsleri yani EGO Otobüsleri : Ne saatleri belli, ne gelecekleri zaman, ne ilk seferleri, ne son seferleri… Kimsenin bir kural ve düzen içinde olduğu yok. Her an gelebilir, gelmeyebilir de, ya gelirse, belli olmaz belki gelir vb. durumlar yaşanıyor.
  • Metro ve teleferik dışındaki (onlarda mecburen düzenli) tüm ulaşım kanalları içi söylüyorum : Durak olayının bir tanımı, bir yeri yurdu yok. Yani duraklar neden var insan sormadan edemiyor.

Yani :

Tüm bu imkân ve şerait içinde ulaşım sorunlarının yaşanmasına :

Tekrar söylüyorum : Trafik akışı hemen bütün büyükşehirlere göre düzenli ve iyi olan. Yollarının duble olması, hasarsız olmasıyla övünülen bir şehir de bu denli gereksiz, dikkatsiz ve umursamazca “ulaşım sorunlarının” yaşanması hak mıdır ?

Yetkili abilere duyurulur…

Share this Story
  • Ankara Ulaşım Sorunu
    Düşünce

    Ankara’da ulaşım böyle mi olacaktı ?

    2000 yılından bu yana Reis‘in (babam oluyor.) Ankara’ya atanması sebebiyle Ankara’da yaşıyoruz. Ankara görünüş itibariyle gri, soğuk ve ifadesiz bir şehirdir. Yani ...
  • Düşünce

    İki bardak çay arası bir hayat..

    İki bardak çay arası bir hayat ! Biri açık biri demli söylenmiş, ikisininde payına birer şeker düşmüş iki bardak çay.. Sabah ...
Load More Related Articles

Facebook Comments

Bir eleştiri yaz

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Hakkımda


2010 yılından bu yana blog yazıyorum.


Dijital İş Geliştirme, Dijital Pazarlama, Medya ve Algı Yönetimi, İnternet Reklamcılığı, Web Geliştirme üzerine profesyonel olarak çalışmalar yürütüyorum.


Teknovol 'de kurucu ve yönetici olarak profesyonel iş hayatına devam ediyorum. İnterneti severek ve internetin daha güzel bir alan olmasına yönelik olarak seçici davranarak, yalnız maddi kaygı değil değer ve anlam katmayı da düşünerek güzel işler yapıyoruz.