Merhaba değerli ve saygıdeğer okuyucularım. Sosyal Mühendislik, WordPress, SEO gibi konularda birçok yazı yazdım sizlerde sağolun yorumlarınızı eksik etmediniz. Şimdi ise aşağıda Prof. Oktay Sinanoğlu ‘nun Hedef Türkiye kitabından bir alıntı yaparak sizlerle paylaşmak istedim. Ülkemiz Eğitim/Öğretim sisteminde yabancı dil öğretiminin tamamen yobazlaşması eminim dikkatinizi çekmiştir hatta bizzati yaşamışsınızdır bu durumu. Ortak okul da ve özellikle lisede. Neyse yazı aşağıdadır okumanızı şiddetle değil ama önemle tavsiye ediyorum. Oktay Sinanoğlu kim diyorsanız buraya tıklayarak önce biyografisini okuyunuz.
İngilizce Öğrenmenin Yolu
Kimse bana “görüş” falan demeye yeltenmesin! Şimdi size uluslar arası çok önemli, önemli ne demek, hayati bir gerçeği bir kez daha söyleyeceğim :
Kişinin mesleğine göre değişen ona göre gereken bir yabancı dili,o mesleğe yetecek tarzda öğrenmesi çok faydalıdır.Peki,böyle bir yabancı dili öğrenmenin en kestirme,en iktisadi,en doğru yolu nedir ?
Kendi aklının kendisi sahibi olan, yani Uganda, Flipinler gibi sömürgeleşmemiş tüm dünya ülkelerinde yabancı diller gece veya yaz kurslarında, görsel –işitsel dil labaratuvarlarında, okullarda ayrı yabancı dil derslerinde öğretilir ve gayet iyi sonuç alınır.
Avrupa’sı olsun, Asya’sı, Güney Amerika’sı olsun, yabancıların oyunlarına gelmemiş hiçbir ülkede yabancı dil öğretiyoruz diye ülkenin dilini kaldırıp atıp da okullarda çeşitli dersleri yabancı bir dilde yapmak şeklinde bir yabancı dil öğretme şekli yoktur. Her yerde bu yabancı dil eğitimi yerine yabancı dille eğitim bir ülkeye, bir ulusa yapılabilecek en büyük hainlik, en büyük alçaklık ve bir insanlık suçu olan “kültürel soykırım” sayılır. Dolayısıyla her bağımsız, her şerefli ülkede yabancı dille eğitim o
ülkenin anayasasına aykırıdır, bu konuda hiçbir taviz verilmez.
Türkiye’de 1954’e kadar İngilizce ile eğitim yapan hiçbir Türk okulu yoktu. Zaten bu her devirdeki anayasalarımıza , Atatürk’ün “tevhid-i tedrisat” kanununa, Lozan’a tamamıyla aykırıydı; halen de öyledir.Atatürk eğitim dilinin tamamen Türkçe olması üzerinde ısrarla durmuş, eğitimin “milli eğitim” olmasını buna bağlamıştır.
Atatürk milli bir eğitim içinde
yabancı dil nasıl öğretilir örnek olsun diye 1930’larda Türk Eğitim Derneği ’ni kurmuş, onun özel okulu Ankara Yenişehir Lisesi’nde haftada 10 saat yabancı dil dersi konmuş (bugün ki takviyeli yabancı dil denilen düzenin aynı) , ama bütün dersler güzel bir Türkçe ile verilmiştir. 1954’te ne yazık ki benim bu şahane okuluma yabancı çengeli atılmış , Atatürk’ün örnek okulu İngilizce ile eğitime geçen ilk Türk okulu oluvermiştir. Birkaç yıl sonra da “Anadolu Liseleri” aldı yürüdü. Arkasında Ortadoğu, sonra alıştıra alıştıra Baoğaziçi, derken Bilkent, sonra sayısız özel okullar vb. vb..
Kimse bu gidişin tesadüfen veya cahillikten veya talepten olduğunu sanmasın. Bu 2000 yıl Romalıların Keltlere, 1890’da İngilizlerin zorla İrlandalılara yaptığı tarihten silme oyununun aynıdır. Tarihteki acı misaller gösteriyor ki , bir ülkede eğitim dilini yabancı dile çevirmek oyunu anaokullarına kadar indikten bir buçuk nesil sonra o ülkenin kendi dili kayboluyor , ana babalar kendi çocukları ile kendi dillerinde konuşamaz oluyorlar , az sonra da o ülkenin , o ulusun adı bile tarihten siliniyor. O halklar bir köle kalabalığından ibaret kalıyorlar. O ülkelerde artık asırlarca ne bir yaratıcılık , ne bir ilerleme görülebiliyor.
İşte Türkiye’ye biçilen kaftan , daha doğrusu kefen budur.
Türki dili bitince ( ki hızla bitiyor! ) ne Türkiye Cumhuriyeti kalır , ne tarihteki on bin yıllık Türk varlığı ve adı.
Yabancı dille eğitimi Türkiye’den tümüyle silip atmak bu ülkedeki her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının , her gerçek Atatürkçünün , her gerçek milliyetçinin , her gerçek solcunun , her gerçek din ve gönül ehlinin , her gerçek hümanistin , her gerçek laik ve çağdaşın , her gerçek bilimcinin , her gerçek eğitimcinin , her şerefli basın-yayın mensubunun , her gerçek dünya vatandaşı eğiliminin , her Türk gencinin davası olmalıdır.
Çünkü ;
1. Bu ülkenin bütünlüğü , bu ülkenin dünya yüzünde ki haysiyeti , şerefi , itibarı , dünya ülkeleri arasındaki eşitliği Türkçe’nin varlığına bağlıdır.
2.Atatürkçü olmanın temel şartı Türk diline , Atatürk’ün “Türk kültürü içinde çağdaşlaşmak” ana ilkesine sahip çıkmaktır.
3.Kimliğine , kültürüne , tarihine sahip çıkmak anlamına gelen milliyetçilik , dilinden , geçmişinden , töresinden kuvvet alarak bilimi ile tekniği ile ileriye yürümek demektir. Türkçeyi yok etmek gayreti içinde olupda milliyetçiyim diyen Türk milliyetçisi değil olsa olsa İngiliz / Amerikan , yani Anglo-Sakson milliyetçisidir ; amacı olsa olsa Türkiye Cumhuriyeti halkını Anglo-Saksona ilelebet köle etmektir.
4.Solcular “emperyalizm” e , yani sömürgeciliğe karşı olduklarını söylerlerdi.En korkunç sömürgecilik “eğitim kapitülasyonları” yoluyla beyinlerin sömürgeleştirilmesidir. İktisadi , siyasi vb. sömürgeleştirme hemen arkadan gelir ve uzun vadeli yerleşme ortamını bulur. Okul ders kitapları bile İngiltere’den direk ithal edilir oldu. Yabancı okullar Lozan’a aykırı olduğu halde yenileri açılıyor , bazıları örtünüp Türk okulu diye yutturuluyor. Kimse bana “ilericilik” , “Türkiye’yi 21. Yüzyıla taşımak” , “Türkiye’yi dünyaya taşımak” diyerek ahlaksızca halkı uyutmaya çalışmasın. Hiçbir ileri ülke yabancı dille eğitim yoluyla ilerlemedi.
Oynanan oyun Türkiye’yi hızla ancak Uganda, Filipin düzeyine taşımaktadır. Yabancı dille eğitim ve eğitim kapitülasyonlarını savunmak ve bu en büyük insanlık suçuna hizmet etmek ilericilik değil, en büyük gericiliktir; Türkiye’yi 100 yıl önceki en bariz Batı sömürgeleri çağına , çok gerilere taşımaktır.
Türkiye, sömürgelere ümit veren, örnek olan Kurtuluş Savaşı’nı bu günlere gelelim diye mi verdi ?
Kaynak : Hedef Türkiye
Yazar : Prof. Dr. Oktay SİNANOĞLU
Okuyup değerli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim.
Ülkü KARAB
11/22/2010 at 18:57
Türkiyenin lider kadrosunun kararlı ideologlardan oluşması ve her Türk vatandaşının kendi alanında sabırla ve kararlılıkla mücadele vermesi, düşmanların hain emellerini bertaraf edecektir.
ALeyram
12/06/2010 at 16:15
Çok Güzel..