Düşünce
Usta Çırak İlişkisi

Bizim nesil için usta çırak ilişkisi

“Bizim nesil” ‘i açıklığa kavuşturmak adına usta çırak ilişkisine geçmeden önce bazı bilgiler ve tanımlamalar vermem gerekiyor. M:Metrics araştırma şirketi vaktiyle kuşakları kategorilere ayıran bir araştırmaya imza attı. Bu araştırma sonucunda nesillere Y, Z ve M kuşakları isimlerini taktı. Her kuşağın kendine özgü özellikleri var. Dikkat çeken ise bu üç kuşağın dönem olarak ard arda gelmesine rağmen birbirinden çok farklı olmasıdır. Metrics’in araştırma raporlarına göre kuşakların kişisel özelliklerine bir bakalım:

Y Kuşağı : 1980 ve sonrası doğumlu olanlara deniliyor. Y kuşağı denmesinin sebebi ise her şeye evet diyen bir kuşak olmasından kaynaklanıyor. Generation YES! “Her şeye evet diyen, imkanı olduğunda ihtiyacı olmasa dahi her gördüğünü alan.” nesil olarak tanımlanıyor.

Z Kuşağı : Bizim kuşak! 20. Yüzyılın son on yılında doğanlara deniliyor. Bu kuşakta olanlar genel olarak sadakatsiz, tatminsiz, maymun iştahlı olarak tanımlanıyor. Aynı anda bir kaç iş yapacak ya da hiç iş yapmak istemeyecek, her an vazgeçme potansiyeline sahip, coğrafi sınır tanımayan, mücadeleden bihaber nesil olarak konumlandırılıyor. Allah belamızı vermiş!

M Kuşağı : Bu kuşak bizim neslin kendi içinde bölünmesi gibi düşünebiliriz. Daha çok 2000’lerin çocukları diyebiliriz. Yani tamamen dijital olarak büyüyen, dijital ile doğar doğmaz tanışan tehlikeli nesil!

Şimdi yazının asıl konusuna dönelim. Çeyrek asır olmasına bir yıl kalan hayatımda ortaokul, şimdi ki adıyla ilköğretimden bu yana bir şekilde bir çok yaz dönemini çalışarak geçirdim. İlk iş hayatım Malatya’da yaşadığımız dönemde “kendi paramı kazanıp kames top” almak için mahallenin pazarında cami çeşmesinden doldurduğum suyu satmakla başladı. Kames top deyip geçmeyin. O zamanların fiyat/performans açısından en iyi futbol topuydu. Neyse, neticede üç kuruş para kazandım ona da top almadım gittim meyve filan aldım. Geçti gitti. O dönem su işinde gelecek görmeyince bıraktım. Sonra yıl 2005 oldu ve su sektörü patladı. 🙂 İlk çıraklığım ise babamın yanında oldu. Evin her türlü tamir, tadilat, boya-badana işlerini yapan Reis‘in dirseğinin dibinde getir-götürle başladım. Kısa sürede ev boyanırken kapı kestirmesi alacak seviyeye geldim. Şahsi kanaatim bir çocuğun, gencin ilk ustasının babası olması yönündedir. İnsan mücadeleyi en iyi onu kayıtsız şartsız seven insandan öğrenir diye düşünüyorum.

Devamını Oku

Düşünce
Zaman senin hayatındır.

Zaman senin hayatındır.

Hep merak ettiğim ve felsefi görüşlerini okumak istediğim yaşadığı yüzyılın en etkili isimlerinden biri Gazâli‘nin sözü bu yazının başlığı oldu. Zaman senin hayatındır. Gazâli’nin bu felsefesine şuradaki hem eğlenceli hem de öğretici videoda rastladım. Yazının konusu “zaman”. Aslında hayatın da konusu zaman. Kim ya da nasıl olursak olalım, hepimizin hayatının en önemli konusu zaman. Dünya görüşümüz ne olursa olsun, dinimiz, rengimiz, mesleğimiz ne olursa olsun hepimiz için değişmeyen ana konu zaman.

Teknolojik olarak müthiş gelişmelere tanık olduğumuz çağımızda yeryüzünün en akıllı varlıkları insanlar olarak hemen hepimiz zamanının yetmediğinden şikayetçiyiz. Akıllı telefonlarımız, akıllı evler, fonksiyonel masalar, dolaplar, internet bankacılığı, e-devlet, arabalar, uçaklar vb. daha düzinesiyle hizmet ve araç aslında hayatımızı kolaylaştırmak ve bize zaman kazandırmak için varlar. Ama yine de zaman bize yetmiyor. İşlerimizi yetiştirmeye çalışırken zamandan şikayet ediyoruz. Arkadaşlarımızla, eşimizle dostumuzla muhabbet edemediğimiz, arayıp sormadığımız için zamandan şikayet ediyoruz. En garibi “kendime vakit ayıramıyorum” diyerek yine zamandan dert yanıyoruz.

Devamını Oku

Düşünce
Tembellikle Övünmek

Milli hastalığımız: Tembellikle övünmek

Uzun bir zamandır çevremi hem reel hem de sanal ortamlarda gözlemleyerek toplum olarak “tembellik, boşvermişlik” alışkanlıklarımızı düşünüyorum. Etrafımıza baktığımızda, çevremizdeki çalışan, çalışmayan, iş sahibi ya da değil hangi insanı gözlemlesek başlıkta yazdığım durumu görebiliyoruz. Tembel olmakla övünüyoruz. Biz bir asra yakın bir süre kendinden uzaklaştırılmış, ne oralı ne buralı, ne dayanağı bırakılmış, ne de dokunulmadık bir değeri kalmış bir milletiz. Korkutulmuş ve sindirilmiş, aşağılık kompleksine sokulmuş bir milletin, büyüklerinin “oğlum/kızım devlet işine gir, sigortan olsun, sabit paran olsun. Çok çalışmazsın rahat olursun. E mi evladım ?”  şeklinde öğüt vermesi de normaldir. Çünkü o kapı boş beleş yatma kapısıdır. Ürün geliştirme, araştırma geliştirme yapma kapısı değildir. Ana, babada bunu bilir. Bir de bu ana babanın geçmişte memleketinde çekmiş olduğu çile ve sıkıntılar vardır. Tüm bunlar; bu ve benzeri nasihatları doğurur. -Daha yazının başındayız. “İstisnalar kaideyi bozmaz.” diyerek devam ediyorum.- Devamını Oku

Düşünce, İnternet
İnternet Sansürü ve Yasakları

Türkiye ve dünyada internet yasakları

Dünyada bütün devletler için : Vatandaşlar devletin söylediğini yaptığı, istediği yönde durduğu ve ilerlediği sürece özgürdürler. Bu durum istisnai bazı ülkeler için geçerli olmayabilir. Ancak şu bir gerçek ki internet artık devletler, hükümetler için masum günlerinden çok uzak bir görüntü çiziyor. Otoriteler için büyüyen bir tehlike, yaşamsal bir döngüyü temsil ediyor.

Bu yazıyı yazdığım şu saatlerde ülkemizde bugün öğlen  (6 Nisan 2015) saatlerinde gerçekleşen Facebook, Twitter ve Youtube erişim engelini ayrıca Google’a da erişim engeline takılmaması için sunulan şartları tartışıyoruz. Giriş paragrafında kısaca açıkladığım devletlerin kendilerince sebeplerinden ötürü her gün bir başka ülkeden aynı veya farklı şekilde “internet yasakları” haberleri okuyoruz.

Tabii özeleştiri yapacak olursak “uluslararası haberleri” ne kadar okuyoruz ? Tartışma konusu olabilir. Devamını Oku

SEO Teknikleri
Organik Aramanın Geçmişi

Organik Aramanın Geçmişi

Organik aramanın tarihine bakmadan önce organik aramayı tanımlayalım. Organik arama; arama motorlarının arama sonuç sayfalarında (SERP) arama yapılan ifade ile ilgili genellikle alaka düzeyi en yüksek sonuçların listelenmesidir. Ancak arama motorlarının hemen hepsinde organik arama sonuçları ile arama motorlarına tıklama başına maliyet ile ücret karşılığı verilmiş reklamlar aynı anda yer alırlar. Tabii arama sonuçlarında reklamlar ve organik sonuçlar kolaylıkla ayırt edilebilmektedir.

İnternet sitelerinin kullanıcıları daha rahat erişimi için optimize edilmeye başlanması 1990 ‘ların ortalarına dayanıyor. Bu zamanlarda webmasterlar ilk kez yayınladıkları sayfalarını daha fazla kullanıcıya erişsin diyerek optimize etmeye başladı. Arama motorlarının internet sitelerini taramaları da bu tarihlere denk geliyor. 90 ‘ların ortalarında artık arama motorları sayfalardaki bağlantıları görmeye ve taramaya başladı. Bu zamanlarda artık arama motorları sayfaları önbelleklerine alıp, aynı zamanda internet sitelerini içeriklerinde geçen metinlere göre ilgili oldukları kategoriler şeklinde sınıflamaya başladı. 2000 ‘lere yaklaşıldığında ve 2000 ‘lerin başlarında arama motorları kullanıcılar arama yaptıklarında karşılaştırma ile sonuç döndürüyor, arama motoru sonuç sayfalarında internet sitelerini listeliyorlardı. Tıpkı bugün ki gibi, tek fark o zaman şimdi olduğu kadar akıllı değillerdi. Daha düz ve basit bir mantıkla arama sonuçları biz kullanıcılara getiriliyordu. Devamını Oku